Mobilya İhracatı Nasıl Yapılır?


İçindekiler
Mobilya İhracatı denilince akla ilk gelen ilimiz İnegöl’dür. Dünya’ya mobilya sektöründe liderlik yapabilecek kapasiteye sahip İnegöl’de her sene mobilya fuarlarının olduğunu görebilirsiniz.
İhracat yaparken bir çok süreç vardır. Bu aşamaların zorluğu sektöre göre değişiklik göstermektedir. Mobilya sektörü ihracat yapmak için uygun fakat zor olan sektörler arasındadır. Her zorluğun bir kolayı olduğunu bilen kişilerin ise bu sektörde satış nasıl yapabileceğini deneyimlerimizden faydalanarak sizlere anlatmak istedik.
Mobilya İhracatı Neden Zor?
Mobilya pazarına giriş yaparak Dünya’ya satış yapmak isteyen bir çok mobilyacı karşılaşacağı sorunlardan dolayı ihracat yapmaktan vazgeçebiliyor. Lojistik, depolama ve ihracat yaparken bilinmeyen riskler ihracat yapmayı zorlaştıran sebeplerdendir. Bir çok sebepten kaynaklı olarak işiniz zorlaşabilir çünkü tüm süreçlerin iyi takip edilmesi gereken bir sektördür. Bu sektöre giriş yapacak veya giriş yapmış kişilerin bu zorlukları iyi analiz edip zor kısımları yoğunlaşmalıdır.
Türkiye’nin mobilya sektöründe her zaman rekabet edebilecek düzeyde bir pozisyonu vardır. Mobilya üretimi konusunda da ciddi oranda değerli olduğunu görebiliyoruz. Örneğin bir toplu iğne Dünya’nın her yerine gönderilebiliyor. Bir mobilyada Dünya’nın her yerine gönderilebilir zaten gönderiliyor. Ancak burada gönderilirken hangi zorluklar var bundan bahsedeceğim.
Mobilyanın beğenilmemesi, mobilyanın teknik servis gerektirmesi gibi durumlarda ne yapmamız gerekiyor? Gibi sıkça sorulan sorular mevcut. Bu soruya Türkiye’de bu sorunu nasıl çözüyorsunuz cevabını iyi bir şekilde verebiliyorsak bunu Dünya’nın bir çok ülkesinde de aynı cevap ile çözmemiz mümkündür. Bu kurguyu yapmak o kadar zor değildir. İngiltere’de bir teknik servis ağı kurarak veya partner bir teknik servis ekibiyle anlaşıp ürünlerinizi nasıl Türkiye’de farklı illere ürün gönderip kurulum ekipleriniz burada ürünleri kurabiliyorsa yurt dışına Mobilya İhracatı yaparken de aynı şekildeki kurguyla hareket edebilirsiniz.

Mobilya ihracatı nasıl yapılır? Yurt dışına mobilya ihracatı yapmak
Mobilya Depolama
Depolama her sektör için oldukça avantajlı bir durumdur. Ancak depolama alanları oluşturmak oldukça maliyetlidir. Hele ki durum yurt dışında bir depolama merkezi oluşturmak ise prosedürler daha da zorlaşacaktır. Geldiğimiz son dönemlerde artık depolama alanı kurmanıza gerek kalmıyor. Bunun sizin yerinize amazon gibi şirketler komisyon karşılığında yapabilir. Fullfilment dediğimiz depolama alanı ürünlerinizi saklamanın dışında ürünü yerinize kargo edebiliyor.
Az önce bahsettiğimiz kurulum ekipleri ile ilgili bir sürecin nasıl çözümlenebileceğinden bahsetmiştik. Depolama ile ilgili ise E-ticaret sitelerinin artık hemen hemen hepsinde böyle organizasyonlar görmeniz mümkün. Ürünlerinizi depolama ve kargo etme işleminin hemen ardından kurulum için ekiplerinizi yönlendirebilirsiniz.
Mobilya Depolama Alanı Maliyetli Mi?
Mobilya İhracatı yaparken depolamak maliyetli mi? Bu sorunun cevabı değerinde satacağımız için mobilyayı bu maliyetlerle karşılaşmanız normaldir. Her operasyonun bir maliyeti olduğunu bilmeniz gereklidir. Siz bu maliyetlerin üstüne kar koyup satabiliyorsanız ve rakiplerinizle mücadele edebiliyorsanız neden katlanmayalım sorusunu meydana getirmektedir. Maliyet odaklı ihracat yaklaşımı çok doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü bu maliyetle bakıldığında vizyona duvar örmektesiniz. O zaman her attığınız adımın bir maliyet olduğunu bilmeniz gerekiyor. Artık buradan bakmamız gerekiyor olaya değer üretmek için elimizden gelen çabayı göstermemiz gereklidir.
Ne kadar çok değer üretebilirsek ürünümüzü katma değer arasında Dünyaya bunu kendi içerisinde satabilirsek işte o zaman Dünya markaları satma eğiliminde olabilirsiniz.
Son Kullanıcıya Hitap Etmek
Uluslararası satış yapabilen markalar bakıldığında son kullanıcıya hitap edebilmektedir. Ürününüzü ulaştırdığınız son kullanıcı maliyet ve pazarlama anlamında oldukça önemlidir. Hatta hala bir çok insanın yanlış bildiği bir konu vardır. Satış yapmanız için distribütör, bayilerin ve aracıların olmasına gerek yoktur. Hatta pazarlamanın babalarından Michael Dell o dönemde e-ticaret ve internetin olmadığı dönemlerde fabrikadan bir kişiye bile bilgisayar göndererek aslında doğrudan pazarlamanın iyi kurgulamış bir organizasyon içerisinde olduğunda ne kadar verimli olabileceğini göstermiştir.
Aslında demek istediğim şudur burada son kullanıcıya odaklanmamız gerekir. Son kullanıcı ürün ile buluştuğunda hizmet tam bir hizmet modeli ile markayla eşleştirip ona deneyimi hissettirirseniz başarıyı elde edebildiğinizi görebilirsiniz. İşte o zaman marka doğmaya, büyümeye ve marka müşteriyle buluşturulduğunda süreklilik başlıyor.
Rakiplerinizi Sevin
Türkiye’de rakip konusunda bilinen bir çok yanlış bilgi vardır. İş birliği yapılarak yapılan çalışmalar çok önemlidir. Neden rakibinizi sevmeniz gerektiği ise de buradan gelir. Aynı sektördeki insanların birbirini destekleyerek güçlendirmesi pazarı büyütmektedir. Bunun büyük firmalarda örneğini görmeniz mümkündür. Aslında yapılan bu davranış pastayı güçlendirme stratejisidir. Müşteriyi 0’dan icat ettiğiniz bir sektörde pazarı rakibiniz ile birlikte beraber konumlandırarak yüksek bir seviyeye taşıyabilirsiniz.
Türkiye’de bununla birlikte çok alışagelmiş yanlış bilinen bir diğer bilgi ise fiyatla rekabet etmedir. Ürünün değerin daha ucuz fiyattan satarak aslında markanın değerini düşürmektedir. Bunun sebebi aslında rekabettir. Farklı birinde olan ürünün aynısını daha ucuza satmanız kesinlikle doğru değildir. Markanız için değer üretmeniz gerekirken değerinizi düşürmektesiniz aslında.
Değerini düşürdüğünüz de ise alternatif üretirken bir çok farklı hatalarda yapılabiliyor. Ürünün malzemesinden çalmak, ürünün iş gücünden çalındığında sürdürülebilir başarınız olmayacaktır.
Bir cevap yazın